18 Mayıs 2009 Pazartesi

İstanbul safari ben kepçe.

Heyyt yorucu günlerin ardından rahatlamak ve bloga bişiler bişiler yazmak çok hoşmuş.Geride bıraktığımız 13 günün ardından taptaze bir adet tektonik tonik karşınızda efem.Şimdi bakma kendimi motive ediyorum böyle taze maze diyerek ama çürüğe çıktım bu da var.Bir kaç arkadaşımla İstanbul içinde yaptığımız safari turu arılardan,böceklerden,türlü türlü yemişlerden bin kat daha tiksinmeme yol açmış ve bacağımda koskocaman bi morlukla beni benden almıştır.Arkadaş hatırası derim bu yarayı kesip atarım,ama gel gör ki gönlümde ki yaralar ne olacak?Geçen gün osman diye sevdiğim çocuğu devasa büyüklükteki alışveriş mağzasında portakal seçerken gördüm.O anki hayal kırıklığımı anlatamam,yıkıldım resmen.Yanına gidip 'Ne yapıyorsun osman?''diyecektim ki,ayağımdaki morluğa rağmen giydiğim kapri:''Hayır sakın gitme bak gidersen çocuğun kalbine morluklar indirirsin'' dedi.Gitmedim tahmin edileceği üzere ve sesli olarak söz verdim..
Tektonik gerizekalısı bir daha sakın İstanbul gibi bir yerde safari yapmaya kalkma,şayet morukçuk hastalığına yakalanabilirsin!

5 Mayıs 2009 Salı

Güzin ablaya mektup.

Her şeyi çok fazla irdeliyorum güzin abla ne bok yicem?Kafama takıyorum böyle aslında kimse önemli değil de mi lan?Takmiym milleti de mi?Kim ne derse desin de mi,bu hayat benim sonuçta de mi?Bi ses versene be.

tee dakkalar sonra:kadın ölmüş lan,yıkıldım.

2 Mayıs 2009 Cumartesi

Bu da böyle bir şey.

...yalnızlık dedi.john yalnızlık ne kadar gerçek,hissedilebilir.sence de öyle değil mi?ellerinin iki yanda sallanıp durması,ayaklarının işe gidip gelmekten başka işe yaramaması,dudaklarının sadece konuşmaya odaklanması..yalnızlık..hissedilmiyor mu?ben hissediyorum john inan bana bu sabah da hissettim...insan koca bir hayatın bu şekilde geçmesine göz yumuyor ve ancak hayatı bittiğinde hayıflanmaya başlıyor.az kaldı.ya ben,ben,hayatım?..bitecek mi,ölecek miyim?ohh hayır daha çok gencim ve geç kaldım .hiçbir şey için geç değildir öyle mi?hayır.yalnızlığım kanıma karışıp beni yavaş yavaş zehirliyor,aşk nedir bunun tanımını bile yapamıyorum.beni görebilen bir çift göze ihtiyacım var,panzehir mi olacak bu?inan bilmiyorum.her şey o kadar basit ki o kadar sıradan..renk gelmeli yorgun hayatıma,aşık olmalıyım.sevilmeliyim,beni seven sonsuza kadar sevecek biri olmalı.yakınımda çok yakınımda hissedebiliyor musun john?yoksa yalnızlık kadar hissedilebilir değil mi?