8 Ağustos 2009 Cumartesi

hello malatya.

Ne diyordum.
evet
selamınaleyküm.

insan uzun zaman uğramadığı bir yere geri dönünce yabancılık çekmiyor değil.

2 Haziran 2009 Salı

Tatil Tonik'inde hakkıdır,söke söke alnır.

Selamın aleyküm kem küm blog.Ufak bi tatile çıkıyorum didim'e doğru biraz dinlenip,eğlenip geleceğim hee bunu neden sana yazdım bilmiyorum sen bil diye,tek amacım sana hava atmak.Sen okuyucu olabilirsin,sen ben olabilirsin,bir ben var sende benden içeri...Sıçtım neyse net buldukça yaşayacağım gariplikleri elbetteki yazacağım buraya,hiçbir tatilim normal değildir zaten malzeme bol.dur lan aklıma ne geldi günü gününe tatil günlüğü adı altında bi program yapalım asadasa.

O zaman ben yavaş yavaş bavulumu hazırlayayım hobaleley.

18 Mayıs 2009 Pazartesi

İstanbul safari ben kepçe.

Heyyt yorucu günlerin ardından rahatlamak ve bloga bişiler bişiler yazmak çok hoşmuş.Geride bıraktığımız 13 günün ardından taptaze bir adet tektonik tonik karşınızda efem.Şimdi bakma kendimi motive ediyorum böyle taze maze diyerek ama çürüğe çıktım bu da var.Bir kaç arkadaşımla İstanbul içinde yaptığımız safari turu arılardan,böceklerden,türlü türlü yemişlerden bin kat daha tiksinmeme yol açmış ve bacağımda koskocaman bi morlukla beni benden almıştır.Arkadaş hatırası derim bu yarayı kesip atarım,ama gel gör ki gönlümde ki yaralar ne olacak?Geçen gün osman diye sevdiğim çocuğu devasa büyüklükteki alışveriş mağzasında portakal seçerken gördüm.O anki hayal kırıklığımı anlatamam,yıkıldım resmen.Yanına gidip 'Ne yapıyorsun osman?''diyecektim ki,ayağımdaki morluğa rağmen giydiğim kapri:''Hayır sakın gitme bak gidersen çocuğun kalbine morluklar indirirsin'' dedi.Gitmedim tahmin edileceği üzere ve sesli olarak söz verdim..
Tektonik gerizekalısı bir daha sakın İstanbul gibi bir yerde safari yapmaya kalkma,şayet morukçuk hastalığına yakalanabilirsin!

5 Mayıs 2009 Salı

Güzin ablaya mektup.

Her şeyi çok fazla irdeliyorum güzin abla ne bok yicem?Kafama takıyorum böyle aslında kimse önemli değil de mi lan?Takmiym milleti de mi?Kim ne derse desin de mi,bu hayat benim sonuçta de mi?Bi ses versene be.

tee dakkalar sonra:kadın ölmüş lan,yıkıldım.

2 Mayıs 2009 Cumartesi

Bu da böyle bir şey.

...yalnızlık dedi.john yalnızlık ne kadar gerçek,hissedilebilir.sence de öyle değil mi?ellerinin iki yanda sallanıp durması,ayaklarının işe gidip gelmekten başka işe yaramaması,dudaklarının sadece konuşmaya odaklanması..yalnızlık..hissedilmiyor mu?ben hissediyorum john inan bana bu sabah da hissettim...insan koca bir hayatın bu şekilde geçmesine göz yumuyor ve ancak hayatı bittiğinde hayıflanmaya başlıyor.az kaldı.ya ben,ben,hayatım?..bitecek mi,ölecek miyim?ohh hayır daha çok gencim ve geç kaldım .hiçbir şey için geç değildir öyle mi?hayır.yalnızlığım kanıma karışıp beni yavaş yavaş zehirliyor,aşk nedir bunun tanımını bile yapamıyorum.beni görebilen bir çift göze ihtiyacım var,panzehir mi olacak bu?inan bilmiyorum.her şey o kadar basit ki o kadar sıradan..renk gelmeli yorgun hayatıma,aşık olmalıyım.sevilmeliyim,beni seven sonsuza kadar sevecek biri olmalı.yakınımda çok yakınımda hissedebiliyor musun john?yoksa yalnızlık kadar hissedilebilir değil mi?

28 Nisan 2009 Salı

Öldüm.



ahanda bu haldeyim.



17 Nisan 2009 Cuma

Mimmm maggi lezzet ortağı.

Yehhuu eller havaya mimlenmişiz hamamböceği tarafından.Bloglardaki iğençlikler,sevmediğim şeyleri konu alan bi mim imiş.Hoş bi ''çemkirme'' yani.İyi bak içimi dökmek için şey arıyodum ne zamandır.
Hemen başlayalım o zaman.

Bilogun her yazısının farklı renkle yazılmasına karşıyım,sevmem pek.Tek yazı tipi ve rengiyle düzenli olmalı bakanın içi açılmalı bi daha bi daha bakmalı.

Uzun yazılar gerçekten sıkıyor,laf kalabalığına gerek yok.Kısa ve öz olarak da anlatabiliriz her şeyimizi öyle değil mi?

Blogu açar açmaz çalan müziklere ciddi gıcığım.Bi gün gece vakti hoparlörlerin açık olduğundan habersiz idim.Açtım bi bilogu okuma hevesiyle,yemin ediyorum korkudan altıma sıçtım.Nasıl bi grupsa tırsık oldum elim ayağım titredi blogu kapatmaya çalışırken.Hayır ben neyse de ailem var evde lan ailem aaa yapmayın böyle lütfen.

İşte böyle.. ben biloga bilog demem bilogda bu özellikler olmayınca.Daha yazardım da aklıma gelmiyo.

Bu asil görevi de Parisienne hanımcığıma veriyorum.